Delhi'ye sabah 6 gibi vardık ve Kuzeyde bizle gezecek olan ablam, Özge'yi aradım. O bizden 2 saat önce Delhi'ye İstanbul'dan direk uçuşla varmıştı. Delhi'de konaklama işini Couchsurfing'den bulduğumuz biri olan Amit'te kalmayı planlayarak yapmıştık. Amit'in evinin bizim geldiğimiz tren istasyonu ve Özgenin indiği havaalanının tam ortasında olduğundan, Özge ile orada buluştuk. Evinde kalan öteki Couchsurferlar oldugunu söylerek, bir arkadaşının olduğunu söylediği bir eve götürdü. Evden bahsetmemek daha iyi. Orada su akmadığından ve komşularımızın evcil olmayan kemirgenler olmasından ve kapıdaki kaslı erkek posterinden sonra normalde kalmamız gereken yere duş almaya gittik ve orada, yerimizi calan Fransiz kızlarla tanıştık.
Kızlar odayi terk ettikten sonra duş alıp biraz yol yorgunluğumuzu giderdik. Daha sonra evin altında olan Amit'in ofisine ugradik ve ondan Delhi uzerine tavsiye aldik. Metro ile Qutab Minar'a gittik. Ancak metro istasyonunun isminin Qutab Minar olmasına rağmen, metro Qutab Minardan 1.5 km uzaktaydı. Rickshawa binmek zorunda kaldık. Richshaw şöförü tarafından alıkoyunulup bir hediyelik eşya ve bilimum Hint elbiselerinin satıldığı 'Jaipur' isimli bir dükkana götürüldük. İçeride ne ürünleri ne de fiyatları beğenmeyip çıktık ve biz zaten Jaipur'a gidicez dedik. Rickshaw şöförü, ki bizi dükkana götürene kadar çok mutluydu, dükkandan bir şey almadan çıkınca alamayacağı komisyondan ötürü suratsız bir şekilde yola devam etti. Qutab Minar'a gidip biraz orada vakit geçirdik. Daha sonra kıyafet alisverişi yapmak icin Sarojini Nagar'a gittik. Havanın korkunç sıcağından ötürü başka bir yere gidelim diyip metroya binmeyi bahane ettik. Metroyu beklerken kapılarının cok hızlı kapanması üzerine, Özge ve ben içeri yetişemedik. Bunun üzerine Görkem ve Açelya bir sonraki durakta bizi beklemek durumunda kaldı. Dışardan bakıldığında tam 'aptal beyaz turist' olmuştuk. Metro içindeyken Sarojini Nagar'a gitmekten, nasıl gidildiğini algılayamadığımızdan vazgeçmiştik ancak tüm bu yanlış inme binme sayesine Sarojini Nagar yazan okları bulduk ve oraya gittik.
Sarojini Nagar (kod adı Eminönü) sonrasında metroya binip merkezde indik ve oradaki tourist infodan bilgi alıp yemek yiyecek güzel yer tavsiyesi aldık. English Dairy isimli mekana gidip thali (tabldot) menu aldik. Bu sayede Özge de ilk Hint yemeğini yemiş oldu. Pune'de yediklerimizden çok daha iyiydi. Yemek sonrası CoffeeCafeDay'de kahve icip eve geri döndük. Ilk gittiğimiz yerde tuvalet çalışmadığından Amit'ten bize baska bir yer ayarlamasını rica ettik yoksa otel bulma çabalarına girişecektik ki Amit bize baska bir yer ayarlayacağını söyledi.
Metroya binip döndüğümüzde bize bir ofisin boş bir odasını ayarladığını gördük. Boş dediysem de, gerçekten boş, ne koltuk ne yatak, bir tane sandalye ve eski dosyalar. Koltuk ayarlicağını söyledi biz de en azindan tuvalet calisiyor diyip pek umursamadik. Tuvalet çalışıyor dediysem de, girişi dışarıdan olan, evyenin yarısının kırık olduğu ve toplam 1 metre kareye sığmayan bir yerdi. Yukarı çıktık ve duş alıp tekrar dışarı çıkmaya hazırlandık.
Kızlar odayi terk ettikten sonra duş alıp biraz yol yorgunluğumuzu giderdik. Daha sonra evin altında olan Amit'in ofisine ugradik ve ondan Delhi uzerine tavsiye aldik. Metro ile Qutab Minar'a gittik. Ancak metro istasyonunun isminin Qutab Minar olmasına rağmen, metro Qutab Minardan 1.5 km uzaktaydı. Rickshawa binmek zorunda kaldık. Richshaw şöförü tarafından alıkoyunulup bir hediyelik eşya ve bilimum Hint elbiselerinin satıldığı 'Jaipur' isimli bir dükkana götürüldük. İçeride ne ürünleri ne de fiyatları beğenmeyip çıktık ve biz zaten Jaipur'a gidicez dedik. Rickshaw şöförü, ki bizi dükkana götürene kadar çok mutluydu, dükkandan bir şey almadan çıkınca alamayacağı komisyondan ötürü suratsız bir şekilde yola devam etti. Qutab Minar'a gidip biraz orada vakit geçirdik. Daha sonra kıyafet alisverişi yapmak icin Sarojini Nagar'a gittik. Havanın korkunç sıcağından ötürü başka bir yere gidelim diyip metroya binmeyi bahane ettik. Metroyu beklerken kapılarının cok hızlı kapanması üzerine, Özge ve ben içeri yetişemedik. Bunun üzerine Görkem ve Açelya bir sonraki durakta bizi beklemek durumunda kaldı. Dışardan bakıldığında tam 'aptal beyaz turist' olmuştuk. Metro içindeyken Sarojini Nagar'a gitmekten, nasıl gidildiğini algılayamadığımızdan vazgeçmiştik ancak tüm bu yanlış inme binme sayesine Sarojini Nagar yazan okları bulduk ve oraya gittik.
Sarojini Nagar (kod adı Eminönü) sonrasında metroya binip merkezde indik ve oradaki tourist infodan bilgi alıp yemek yiyecek güzel yer tavsiyesi aldık. English Dairy isimli mekana gidip thali (tabldot) menu aldik. Bu sayede Özge de ilk Hint yemeğini yemiş oldu. Pune'de yediklerimizden çok daha iyiydi. Yemek sonrası CoffeeCafeDay'de kahve icip eve geri döndük. Ilk gittiğimiz yerde tuvalet çalışmadığından Amit'ten bize baska bir yer ayarlamasını rica ettik yoksa otel bulma çabalarına girişecektik ki Amit bize baska bir yer ayarlayacağını söyledi.
Metroya binip döndüğümüzde bize bir ofisin boş bir odasını ayarladığını gördük. Boş dediysem de, gerçekten boş, ne koltuk ne yatak, bir tane sandalye ve eski dosyalar. Koltuk ayarlicağını söyledi biz de en azindan tuvalet calisiyor diyip pek umursamadik. Tuvalet çalışıyor dediysem de, girişi dışarıdan olan, evyenin yarısının kırık olduğu ve toplam 1 metre kareye sığmayan bir yerdi. Yukarı çıktık ve duş alıp tekrar dışarı çıkmaya hazırlandık.
Ilk olarak Amit ve bir arkadaşı ile Jayjays adında bir kebabçıya gittik, daha sonra yanimiza Fransizlar da katıldı. Canlı Hint müziği olan restoranda yemeğimizi yedik dans etmeye Urban Paint isimli bir yere gitmeye karar verdik. Yolda, Görkem ve Özge'yi eve bıraktık.
Urban paint, duvarlarında erotik Khajuraho rolyefleri olan ve herhangi bir muzik tarzina bagli kalmadan her tür müziği ardı ardına vermekten çekinmeyen rengarenk yerdi. Mekan, bir sarkinin yarıda çalmayi kesmesi ile kapandi ve biz de eve... Pardon, ofise geri döndük ve uyumayı denedik.Görkem'in Notu: Özge ile ofise geri döndükten sonra, bizi kapıda karşı komşumuz olan yaşlı bir teyze karşıladı. Ve kapıyı yüzümüze kapattı. Sırasıyla tuvalete gittik. Tuvalette ışık olmadığından dolayı geri döndüm.Özgeyle kaldığımız yerin saçmalığından dem vururken, garip konuşmalar duymaya başladık. Bu sırada duvarda bulunması gereken sıva komple yere düştü. Özge sigara içmek üzere dışarı çıktı. Ve beni çağırdı. Dışarıda gördüğü mızrak motiflerinin satanizmle ilgili olup olmadığını sordu. Kapıda dilini çıkaran korkunç maskı da göstermesiyle yap-boz tamamlanmıştı.
We have arrived to Delhi, around 6 in the morning and called Özge, my sister who also joined us to travel north. She arrived 2 hours earlier to Delhi then us, with a direct flight from Istanbul. Accommodation was arranged by me with a Couchsurfing. Our hosts name was Amit and his house was in the middle of the train station that we arrived and the airport Özge arrived. So we decided to meet in the house. When we met him, he told that there were other Couchsurfers in the regular house so he took us to a friends house. It's best not to talk about the house. There was no water and our neighbors were untamed rodents and finally the poster with the wrestlers on the wall made us decide to go to the regular house that we were supposed to stay, at least to have a shower. There we have met the French girls who stole our beds.
After the girls have left the room we all too shower and went to Amit's office, that was right underneath the house and took some advices from him about Delhi. Our first stop was Qutab Minar so we took the metro and got off in the 'Qutab Minar' metro station thinking that we have arrived. It wasn't how we expected. Qutab Minar the monument was 1.5km away from the Qutab Minar the metro station so we took a rickshaw. The driver made us go from a longer way to make us see a store that he gets commissions for everyone who buys something from there. The stores name was 'Jaipur'
We didn't like the products neither the prices so we have left the store saying, "we are already going to Jaipur". The driver who was so happy until the moment he took us to the store, became sour faced when he saw us walking out of the store without buying anything and took us directly to Qutab Minar without saying a single word. We have spent some time there and left to go to Sarojini Nagar, to buy some clothes. There was a face-melting hotness in the air so we took the metro. When the metro arrived Görkem and Açelya stepped inside and fastly, the doors have closed to my and Özge's face.With sign language we told them to wait in the other stop. We were the 'stupid white tourists'. Before even going to the metro we couldn't understood how to go to Sarojini Nagar, but thanks to this mistake, we have realized that we were in the right stop to go there.
After Sarojini Nagar (an open bazaar area), we took the metro once more and went to the city center (or at least we thought it was). We took some info about where to eat and etc. They orientated us to a restaurant called English Diary where we ate a Thali menu. This was Özge's first Indian meal. To be honest it was much better than the ones we have ate in Pune. After meal, we went to CoffeeCafeDay to drink coffee and finally went back home. In the first place there was no water even for the toilet so i asked Amit to find us another place or i had to search for a hotel but he said he'll arrange something.
When we arrived there, we have realized that he has arranged us an empty room in the office. When i say it's empty, believe me. Just a chair and lots of paper. He told that he'll get a couch and we didn't really cared because at least the toilet was working. It was working but it was outside and half of the sink was broken. The total space was smaller then 1 square meter. We went upstairs to take shower.
~Can