Saturday, July 2, 2011

Bugün Gözleme Yedik

Öğle arasında gözleme yedik. Her ne kadar onlar Aaloo Paratha (patatesli), Aaloo Gobi Paratha (patates ve karnıbahar), Aaloo Onion Paratha ve Aaloo Cheese Paratha isimlerinde sunsalar da, Türk mutfağına çok yakın olması bizi mutlu etti. Et yemediğimiz birinci hafta.

Bugün işte ilk kez parmak bastık. Benim parmak izimi 3 defa algılayamadı. Çok karakteristik parmak izim varmış. Ya da yemekten sonra yağlı parmaklarla bastım ondandır.

We have had Gözleme ('Observation') for lunch. Ok it's not basicly that thing but it looks and tastes very similar. They are being called Aaloo Paratha (with potato), Aaloo Gobi Paratha (with potato and cauliflower), Aaloo Onion Paratha ve Aaloo Cheese Paratha. Being close to the Turkish cousine made our stomachs realive a little. It's our first week with our proper meat.

Today at work we have made our fingerprint scanned. The scanner had hard time scanning mines. I guess i have very complicated fingerprints. or it was simply because of the greasy Aaloo Paratha on my fingers.

~Can

Görkem'in notu: Cancığım, gözleme yerine observation yazman beni gerçekten güldürmedi. Bilmeni istedim. Sevgiler. Karşı bilgisayardan Görkem.

Thursday, June 30, 2011

Trip on a two wheeler

Hafta içleri tüm günümüz işte geçiyor. Seema, Yammu’nun beni fotoğraf dükkanına götürebileceğini söyledi. Ben de hiç tereddüt etmeden “olur” dedim. Açelyanın ve kendi filmlerimi alıp Yammu’nun yanına gittim. Yammu şehre motosikletle ineceğimizi söyleyince, ofise geri dönüp dijital fotoğraf makinamı da yanıma aldım. Hindistanın kaotik trafiğinde, motorsiklet üzerinde fotoğraf çekmemek aptallık olurdu. Bloga video eklemek zor olduğundan –burada internet devamlı kesiliyor.- hareketli resim (gif) hazırlamak üzere ard arda fotoğraflar çektim.

Photobucket

Photobucket

Fotoğrafçıya geldiğimizde, turist kazığı yememek için, Yammu dışarıda beklememi söyledi. Fotoğrafları 3 saat sonra alacağımızı öğrenip, ofisin diğer işlerini halletmek üzere motorsiklete bindik. Bir sonraki rotamız noterdi. Noterde işimizi hallettikten sonra bankaya gitmek üzere yola koyulduk. Pune’deki en yaygın taşıt aracı sanırım motorsiklet. Ofistekiler bu şehrin diğer bi isminin motosikletler şehri olduğunu da söylemişti. (Gereksiz bilgi: Motorsiklete binen kadın ve erkekler türban benzeri kumaş parçaları takıyorlar kafalarına. İlk başta dini bir gereklilik gibi görünse de daha sonra Toz ve güneş için takıldığını öğrendim.)

Banka girişinde bir güvenlik görevlisi bizi tüfekle karşıladı. Yammu, işlerini hallederken benim oturmamı istedi. Seve seve kabul ettim. Banka çıkışında yaşlı bir amca yanıma yaklaşıp nereli olduğumu sordu. Sırasıyla Turkey, Turki, Turchia, Türkiye dedim fakat hiçbirini anlamadı. Yammu yardımıma koşup Turkistan dedi. Adam yüzünde bi ifade olmadan ayrıldı. Shaniwar Wada’da bu kadar revaçta olup yaşlı amcanın etkilenmemesi beni biraz üzmüştü.

Yammu, öğle yemeğine yetişmem için beni ofise yakın bi restorana bıraktı. Manish, Shriya, Tarun, Deepak, Açelya ve Can beni bekliyordu. Geldiğim gibi yemekleri sipariş ettik. 5-10 dakika içerisinde hazırlanan yemekleri afiyetle yedik. Yediğimiz yerin mutfağının Türkiye’deki büfelerden pek de farklı olmadığını görünce epey rahatladım. Hesabı ödeyip, ofise doğru yola koyulduk. İş bizi bekliyordu…

Photobucket

Not: Blogun geç güncellenmesi, ofisteki işin yoğunluğuna, filmlerin yıkanmasına, internetin olmamasına ve bizim tembelliğimize bağlı olabilir.

Photobucket

Weekdays are passing quite busy for us. Seema told that Yammu can take me to the film store to process the analog camera films so i took my and Açelya's film rolls with me. When Yammu told me that we are going to the store with a motorbike, i thought it would be a shame not to take pictures of chaotic city trafic on a motorbike so i took my digital camera. It's a little hard to share videos on the blog because of the internet connection, so i took several pictures one after anotherto make a small stop motion (gif).

When we arrived to the film store Yammu told me to wait out, in order not to get a tourist price. The guy told us to come after 3 hours. Next stop was notary. After finishing the things to do there we went to the bank. Pune's most preffered vehicle of transportation is motorbikes. People in the office told us that this city is also being called 'The City of Bikes'. (Unnecessary info: the bike drivers are generally wearing a piece of cloth while driving. First we thought it was for religious reasons but we have learned that they are only go get covered from the dust and the sun)

In the entrance of the bank, the guard was holding a rifle. Yammu wanted me to sit while he was handling with bank stuff so i said ok. There was an old guy came next to me and asked from where i am. I said Turkey, Turki, Turchia and Türkiye in this order but he didn't understood anything. Yammu saw us and told him 'Turkistan'. The old guy left without a mimic on his face. I was disappointed a little after seeing that the attention to us decreased after Shaniwar Wada.

Yammu, dropped me off in a close by restaurant to the office; where Can, Açelya, Manish, Shriya, Tarun and Deepak was waiting for me. We have ordered and it took around 5-10 minutes to eat. Seeing the kitchen of the place wasn't so different then the Turkish ones, so it made us relive a little. We payed and returned to work...

P.S.: The delay of updating our blog is caused by the busyness at the office, the film rolls to be processed, not having internet at home and our lazyness.

~Görkem

Tuesday, June 28, 2011

First Monday

Pazartesi, ilk iş günümüzde Sudhir bize staj dönemi boyunca yapacağımız üç adet işi saydı ve aralarından kendimize göre bir tane seçmek için oturup karar verdik. Seçeneklerden ilki bir meditasyon koltuğu tasarlamak. İkincisi lüks bir ayakkabı markası için stant tasarlamak. Üçüncü olarak da organik bir giysi markası için marka yaratma süreci. Görkem meditasyon sandalyesini, Açelya ayakkabı standını, ben de marka yaratma sürecini seçtim. Bunlara ek olarak bir de her stajyerden istenen t-shirt tasarımı istedi. Gitmeden önce bitirmemiz ve basılması gerekiyor.

Öğle yemeği için Tarun ve Manish ile ofise çok yakın bir restoranda yemek yedik. Yemeklere alışmak için hala ‘less spicy’. Yemek sonrası ofise döndük ve marka yaratma süreciyle alakalı müşteriler geldi ve üçümüz de yaklaşık 2 saat süren bir toplantıya girdik. Toplantı sona erdikten sonra önceki gün rickhsawda kazıklandığımızı birinci ağızdan duyduk, bunun üzerine bize üzülen ofis arkadaşlarımız bize bir fiyat listesi verdiler. Artık kazıklanmak yok.

Monday, on our first day of work, Sudhir wanted us to choose between 3 jobs while doing the internship in Indi. First one is to design a meditation chair. Second one is a stand for luxerious shoe brand and the third one is a brand creating process. Görkem has picked the meditation chair, Açelya has picked the shoe stand and i have chosen the brand creating process. Including this we are going to design t shirt graphics before we leave. As we have being told, this was something required to do by all the interns. It has to be printed before we leave.

For lunch we went to a restaurant close to the Office with Tarun and Manish. We are still getting used to the food, so still less spicy. After we returned, we have joined to a meeting with the owners of the company i’ll work for. It took around 2 hours. Once the meeting has finished we have learned that we were really cheated on rickshaw for sure. So our friends in Indi felt sorry for us and gave us a chart of rickshaw prices. No more getting cheated.

~Can

Sunday, June 26, 2011

Shaniwar Wada

Ertesi sabah Sudhir eve geldiğinde ocağı tekrar sorduk. Meğerse ocak bizden zekiymiş. Üzerine koyduğumuz tencereler teflon olduğundan indüksiyon ocak çalışmamış. Diğer tavalara kaldık. Ardından ona günü nerede geçirmeliyiz diye sorduk ve Shaniwar Wada’ya gidin dedi. Rickhshawlara binerek yola koyulduk. Rickshawlar buradaki taksi sistemi. 3 tekerlekli ve bir AutoRickhsawMetre ile çalışıyor. Renkleri siyah ve sarı. Önde sürücü oturuyor arkada ise kaç kişi sığabilirse o kadar yolcu. Gidiş yolumuz 90 Rupi tuttu. Shaniwar Wada’ya vardık. Girişte pozitif ayrımcılığımız sona erdi çünkü kapıda Hintlilere 5 Rupi, turistlere 100 Rupiydi. Müze kartı yabancılara çıkarmayan bir ülkenin vatandaşları olarak yadırgamadan ödedik. Shaniwar Wada’nın içinde herkes bize sanki bir uzaylıymışızcasına bakıyordu. Hatta belki ünlü insanlarmışız gibi. Hepimizle birçok insan fotoğraf çektirmek istedi, kırmadık ve hatta biz de birçoğu ile çektirdik. Herkesin gözdesi Açelya oldu. Hepimiz çekildiğini fark ettiğimiz ve etmediğimiz toplam 50-60 adet fotoğrafta varızdır. Görkem devlet başkanı edasıyla el ele tutuşarak poz bile verdi. Yanıma gelen bir adam İngiliz misiniz diye sordu, Türk’üz dedim. Biraz bozuldu.

Shaniwar Wada sonrası kendimizi biraz arka sokaklara vurduk. Güzel kokulu yemek yerlerinden geçerken açlığı hissedip, kapısında kocaman Family Rastaurant Bar yazan bir yere girmek istedik ancak kapıdan bizi almadılar. Turistiz diye mi yoksa restoran kapalı diye mi bilemedim. Rickshaw’a atlayıp eve geri döndük. Bu sefer şoför bizden 200 Rupi aldı. Sistemi hala çözememiş olmamızdan yararlanan adam Hindistan’da ilk kazıklanmamıza yol açtı. Bulursam patakliycam.

The other morning Sudhir came over and we asked him again about the oven again and we realized that oven has outsmarted us with its technology. The induction didn’t worked because of the Teflon pot. We had to cook with the other pots. We asked him where should w ego and he recomended us to visit Shadiwar Wada. So we took a Rickshaw to go there. Rickshaws are the taxis here. They have three wheels and colored black and yellow. It Works on it’s AutoRickshawMeter. The driver sits alone on the front and the passengers sit on back. We’re not really sure if there is a capacity for passengers on them. When we arrived to Shaniwar Wada, we payed 90 rupees. The previlidge of being a foreigner stopped there when we saw that citizens of India can enter paying only 5 Rupees but foreigners have to pay 100. We didn’t really thought much about it, i mean we come from the country where only citizens of Turkey can buy a Museum Card. Inside people were looking at us as if we were aliens or maybe celebrity. Some of them wanted to take pictures with us so we didn’t said no. Generally their favorite one was Açelya. Görkem was giving hand shake photos like they are presidents. We have at least 50-60 photos that we have (and haven’t) noticed. A guy came next to me and ask if we are from England and when i said that we are from Turkey he got a little upset.

After Shaniwar Wada we went to the back alleys around there and after passing a restaurant with really nice smells we realized that it was time to eat so we have headed to a place that it said ‘Family Restaurant Bar’ but they didn’t letted us in. I wonder if they didn’t took us because we weren’t from there or it wasn’t time to eat. So we had to take a Rickshaw to return. The guy had his oppurtunity that we didn’t know how that system Works. So he took 200 rupees. 100 more then it’s supposed to be. He was the first person who has cheated on us in India. I’ll smack him if i get to see him again. He owes us 2.2$

~Can