23 Haziran saat 17.00’da havaalanında buluşup, yurtdışı çıkış harç pullarını aldık. Bir önceki geceden İnternet’ten Check-in yaptırdığımdan bavulları Online Check-in’den verdik. Ailelerin de dahil olduğu toplu fotoğraf çekimimiz için Görkem, bir Japon turist kadından, fotoğraf makinesini verip, fotoğraf çekmesini istedi; ancak Görkem’in atik tavırları turisti başta epey korkuttu. Kendisinden para isteyeceğimizi sanmış olabilir. Pasaport kuyruğu önünde ailelerle iki buçuk (sayıyla 2.5) ay boyunca görüşmemek üzere son vedalarımızı ettik. Uçak yolunda Duty Free’den Rakı aldık. Sadece Yeni Rakı ve Tekirdağ Rakı olduğundan, en azından bizimle biraz alakası olabilecek, Gamze Güven’in tasarladığı şişe olan Tekirdağ’ın Altın Seri’den bir Rakı aldık. Evet, Rakı Türklerin olmazsa olmazı. Lokumlar, Antep fıstıkları ve Türk kahvesi zaten çantada duruyordu.
Uçakta oturduğumuz alan, halk dilinde ‘ağlayan çocuk bölümü’ olarak adlandırılan uçağın en arkasında yerlerimizi aldık. 8-9 çocuğun olduğu bölümde, sağ olsunlar, hiç ağlamadılar. Host bey(abi) yanımıza yemeklerle geldiğinde o kadar umutsuzdu ki, servis ettikleri yemekleri yemeyen yolcular yüzünden, bizden tavuk şiş yememizi istedi. 16 farklı çeşit vejetaryen yemek dağıtan adamı biz de biraz yorup menülerdeki tatlıları değiştirdik. Revani yerine, Mangolu Pannacotta yedik. Tavuk şiş üstüne mis mis.
Uçak indiğinde havaalanı bizi kısmi bir sıcakla karşılaştırdı. Kısmı diyorum çünkü havaalanından çıktığımız zaman karşılaşacağımız havaya, hepimizin tercih edeceği bir sıcaklıktı. Pasaport sırasında Görkem ve ben aynı sıraya girdik, Açelya da bir yanımızdakinde beklemeye başladı. Bizi kolaylıkla geçiren pasaport görevlisi, Açelya’yı bekletti ve formuna bizden istenmeyen bilgiler doldurttu. En son gidip duruma baktığımda Açelya’dan bir adres istiyordu. Adama gidip bizim stajyer olduğumuzu ve kapıda şu an Indi Design adına bir araba olduğunu ve bizi Hindistan’daki evimize götüreceğini, ancak bu evin adresini bilmediğimizi anlatmak durumunda kaldım. Sanırım pasaport görevlisi pek de mutlu olmadan damgayı bastı. Pozitif ayrımcılık ile de hemen arkasından, bavullarımızı toplayıp gittiğimiz termal kamera bölümünde karşılaştık. Kendi vatandaşlarının bavullarını termal bir kameradan, asık bir surat ile geçiren görevli; bizi görünce yüzü gülerek geçmemiz gerekmediğini göstererek bizi de mutlu etti.
At 23 june, around 17.00 we have met in the airport. I have made the Check-in online the night before so we gave our luggage from Online Check-in Booth. In order to have a photo with the families Görkem has given the camera to a Japanese tourist but Görkem’s quick and agile behaviour made her anxious and i guess she thought we were going to ask for Money or maybe attack her even. But we’re nice people we don’t attack people at the airport. We have said last goodbyes in front of the passport check. The Turkish Delight, pistachios and Turkish coffee was already in the bag so the only thing missing was Rakı and we bought it on the way to our plane, to make our colegees try it. Rakı is a must in Turkish culture for us. There were only Yeni Rakı and Tekirdağ Rakı so we have choosen the Golden Serie of Tekirdağ, thinking that it might relate to our profession. It’s bottle has been designed by Turkish Industrial Designer Gamze Güven, so why not?
The place we sitted on the plane was the place that has been called ‘the crying kids section’. There were 8-9 kids but suprisingly (and of course, thankfully) none of them cried. When the host came near us with the food troley, he was so desperate that he wanted us to eat the Chichken Shish because of the other passengers who didn’t wanted to eat what they have ordered before. We made the poor host even a little bit more tired with changing the deserts in the chicken shish menu, from Revani, to Pannacotta with Mango.
When we have landed, the warm air has welcomed us. In the line of the passport control, me and Görkem was in the same line and Açelya was in the one near us. We have have passed easily but the passport control guy made Açelya wait for 5 minutes and started asking weird questions. After a while i got bored and asked the guy what is the problem and he wanted and adress. So i had to explain the guy that we are interns for Indi Design, as seen on our passports, and we don’t know the adress yet. He has stamped the passport unwillingly, but who cares, he has stamped it. Then we went to the thermal camera section but the Policeman who had a very unwelcoming face, suddenly changed when he saw us and letted us pass the thermal camera section without being checked. We have met the first priviladge of being foreigners right that second.~Can
Kornayı unutmayın gençler, çarpılırsınız :)
ReplyDeleteWelcome to India guys - the country that has always inspired me! I am sure you'll have an experience there..
ReplyDelete